Çocuklarda Ayrılık Kaygısı?
Anne baba planlı bir şekilde çocuklarının olmasını beklerken bebekler hiçbir hazırlık yapmadan içinde yaşadığımız dünyaya doğarlar. Ve elbette hakkında en ufak fikir sahibi olmadıkları bu dünyada kendilerine bakım verene son derece bağımlıdırlar. Hayatta kalmaları bu ilişkinin kurulmasına, hayatta nasıl varolacakları ise bu ilişkinin kalitesine bağlıdır.
İngiliz Psikanaltist John Bowlby bakımveren ile bebek arasındaki bu ilk ilişkiyi inceleyerek hakkında sıkça konuşulan bağlanma teorisini ortaya koyar. Bakımverenin daha çok anne olmasından kaynaklı anne-çocuk arasındaki ilişki diye bilinse de, çocuğa bakanın baba, nine ya da bakıcı olması durumunda çocuğun bu kişilerle kuracağı bağın kalitesine özen göstermek gerekir.
Özellikle 6 aydan başlayan ve 3 yaşına kadar devam eden süreçte çocukların bakımverici ile ilişkilerinin farkında oldukları ve onlara seçici bağlanma gösterdiklerini gözlemlemek mümkündür. Örneğin çocuklar özellikle bu yaş aralığında ortamda bakımverenin olmaması durumunda huzursuz olur, ağlarlarken; ortama bakımverenin dahil olmasıyla gülümseme başlarlar.
Bu süreçte çocuklar bir yandan dünyayı tanımaya çalışırlarken bir yandan da yoğun biçimde ayrılık kaygısı yaşarlar. Zamanla hareket becerisi artan bebeğin kendine olan güveni artar ve bakımverenden ayrılmayı deneyimler.
Ancak bu süreçte bebeğe nasıl davranılacağı son derece önemlidir.
Örneğin çocuğunuz ayrılık kaygısı göstermeye başladıysa en son yapmanız gereken şeyin panik olduğunu unutmayın. Bunun çocuğunuzun doğal gelişim sürecinin bir parçası olduğunu hatırlayın.
Çocuğunuzla uzak kalma provaları yapın ve bunu sanki ona yürümeyi öğretiyormuş gibi küçük adımlara bölerek yapın. Mesela önce odanın uzak köşesine gidin ver geri gelin, bir süre sonra odadan çıkın ve gelin. Böylece çocuk gideceğiniz, ama sonra geri geleceğiniz fikrine alışmaya başlar.
Tabii burada belirleyici olan esas şey çoğu zaman kendi kaygınız, bunu sakın unutmayın. Çoğu anne çocuğunun ayrılmaya tahammül edemediğini söyler halbuki durum pek öyle değildir. Yani eğer çocuğunuzdan ayrı kalmak sizi kaygılandırıyorsa çocuğunuzun sizin kaygınızdan etkileneceği gerçeğini göz ardı etmeyin. İhtiyacı olduğunda onu sakinleştirebilmek için önce sizin sakin olmanız ve yaşayacağınız ayrılıkların kısa süreli olduğunu akılda tutmanız gerekir.
Çocuğunuzun yanından ayrılmadan onu sakinleştirmek ve ayrılıkla daha kolay baş edebilmesini sağlamak için sakin olmanız, kendini güvende hissetmesine yardımcı olmanız ve onu sevdiğinizi belirtmeniz çok önemlidir. Bu yüzden asla yalan söylemeden –çünkü bu kendini güvensiz hissetmesini sağlayacağı gibi ilişkinizi de zedeler- anlayacağı bir dilde ve sakin bir ses tonuyla, mümkünse yakın bir fiziksel mesafeden “Seninle kalmamı istediğini biliyorum, ama şuan gitmeliyim. Geri geleceğim. Seni seviyorum” demeniz yeterli olacaktır.
Üstelik nereye gittiğinizi ve ne zaman geleceğinizi onun anlayacağı bir dilde söylerseniz işler onun gözünde iyice kolaylaşır. Örneğin ‘’markete gidiyorum, sen akşam yemeğini yedikten hemen sonra dönmüş olacağım’’ gibi.
Elbette her anı ama özellikle hassas zamanları kimlerden, nasıl destek alarak geçirdiğiniz hayatınızın geri kalanına ciddi etkide bulunabilir. Bu yüzden terapistinizi seçerken dikkatli olmanız gerekir. Hastanemiz bünyesinde sizlere bu konuda danışmanlık yapmaktan, yürüyeceğiniz bu yolda sizlere eşlik etmekten memnun olacağımı belirtmek isterim.
Unutmayın her yol engebelidir, önemli olan engelleri en az hasarla aşarak istediğimiz amaca, hala onu arzuluyorken ulaşabilmektir.